Tükenmişlik Sendromu Yaşıyor Olabilir Misiniz? İş-Yaşam Dengesi İçin Gerçekçi 5 Öneri

Kendinizi hiç kapatılmayan bir bilgisayar gibi hissettiğiniz oluyor mu?
Isınmış, zorlanan ve performansı düşmüş bir bilgisayar… Mesai sonrasında bile aklınız ofiste, yarım kalan işlerde ve ertesi gün yapacaklarınızda mı kalıyor? Yalnız değilsiniz. Modern dünyada yoğun çalışan çoğu insan bu zihin yorgunluğunu yaşıyor. Ama çoğunluğun yaşıyor olması, durumun zorluğunu ve hayatınız üzerindeki olumsuz etkileri değiştirmiyor.
Peki, herkesin işten ayrıldığı ve bir sahil kasabasına yerleştiği hayali bir kenara koyarsak, gerçekçi çözüm ne olabilir? İş-yaşam dengesini sağlıklı bir hâle getirmek.
Bu dengeyi kurmak neden bu kadar zor? Çünkü iş ve özel yaşam arasındaki sınırlar dijital çağda neredeyse silinmiş durumda. Son derece ulaşılabilir durumdayız ve bazı işleri uzaktan da çözmemiz mümkün. Bunlar başta avantaj gibi görünüyordu ve hâlâ avantajlı olduğu durumlar mevcut, ama bu ulaşılabilirlik uzun vadede insanların psikolojisini çok iyi etkilemedi gibi görünüyor.
Hatta bazı meslek grupları evden çalışıyor ve ev–iş yeri ayrımı dahi ortadan kalkıyor. Bunu bir sınır ihlali olarak bile yorumlamak mümkün. Çünkü ev, aslında insanların kendilerini güvende hissetmeleri ve dinlenmeleri gereken bir özel alan.
Peki, tüm bu durumların içinde yaşam sürdürürken kendimizi nasıl koruyabiliriz?
Denge İçin 5 Gerçekçi Öneri:
Fiziksel ve Zihinsel Sınırlar Koyun:
İş gününün sonunda, iş bilgisayarınızı kapatın ve gözünüzün önünden kaldırın. Dizi izlerken orta sehpada ya da yemek yerken yemek masasının üzerinde durarak size işi anımsatmasına izin vermeyin.
İş Yerinde “Hayır” Demeyi Öğrenin:
Verilen her yeni göreve “evet” demek, sizi hızla tükenmişliğe sürükler. Kapasitenizin dolduğunu hissettiğinizde, yeni bir görevi veya sosyal etkinliği nazikçe reddetmek bencillik değil, öz-saygıdır.
Zamanı Bloklara Ayırın:
Gününüzü sadece iş için değil, önemsediğiniz her şey için planlayın. Spor yapmak, bir arkadaşınızla görüşmek, hatta hiçbir şey yapmamak için bile takviminizde bir alan oluşturun. Hayatınızın geri kalanını en az işiniz kadar ciddiye alın.
Dijital Detoks Uygulayın:
Yemek yerken veya sevdiklerinizle vakit geçirirken telefonunuzu başka bir odaya bırakın. Bildirimleri kapatın. Özel zamanlarınızı, iş e-postaları ile harcamayın. Dinlenmek sizi kötü bir çalışan yapmaz; aksine veriminizi artırır.
“Verimlilik” Kavramını Yeniden Tanımlayın:
Bir günde kaç iş yaptığınız değil, yaptığınız işin kalitesi ve sizin nasıl hissettiğiniz önemlidir. Dinlenmiş, mutlu ve dengeli bir zihin, her zaman yorgun, stresli ve tükenmiş bir zihinden daha verimlidir. Ruh sağlığınız işinizden önemlidir; ayrıca onu kaybettiğinizde işinizi yapmanız zaten mümkün değildir.
Unutmayın, iş-yaşam dengesi %50–%50’lik sabit bir formül değildir. Bu, günden güne değişen, esnek bir düzendir. Bazen iş, bazen de özel hayatınız ağır basacaktır. Önemli olan, dengeyi uzun vadede kurabilmek ve kendinizi bir alanda tamamen kaybetmemektir.
Kendinize şu soruyu sorun:
“Dengede miyim? İş ya da özel hayat için herhangi bir şeye ihtiyacım var mı?”
Samimiyetle sorduğunuzda aldığınız cevap, sizi belki mesleki gelişiminiz için bir kursa; belki de arkadaşlarınızla günübirlik bir tatile götürür. Ama en önemlisi, sizi kendine özen gösteren ve zihni huzurlu biri yapar.